ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

SELENDİ

Selendi, Manisa’nın doğusunda, Gediz ırmağına dökülen Selendi Çayı kenarında kurulmuştur. Kasabanın adı Karaselendi yakınında kalıntılarına rastlanan Lidya Krallığı’na ait SLENDOS kentinden gelir.
Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem, Demirci Akıncıları adlı kitabında Kurtuluş Savaşı Yıllarını anlatırken Selendi ile beraber mücadele yapıldığını ve düşmana birlikte karşı konulduğunu,düşmana karşı oluşturulan müfreze birliğinin aynı olduğunu anlamaktayız. Bu nedenle Kurtuluş Savaşında Tüm yurtta olduğu gibi Selendi ve civarında da erkeklerin bir çoğu Yurdumuzun çeşitli cephelerinde savaşmak üzere askere çağrılmıştır. Kimisi Çanakkale,Suriye,Yemen,Kafkas,Doğu cephesine giderken, kimiler de yani geride kalanlar istila etmiş olan Düşman birliklerine karşı küçük müfrezeler ve birlikler oluşturularak mücadele etmişlerdir. Bu mücadeleler sırasında geride kalan erkeklerin bir kısmı halka kötü niyetle yaklaşarak talan etme teşebüssünde bulunmuş ve halkın nefretini kazanmıştır. 
Hatta o günleri yaşamış görmüş olanlar bu durumu daha şiddetli ve hiddetli olarak yapılanları anlatmaktadırlar. Yani halk hem yerli ve hem de yabancı düşmanla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Demirci Akıncıları adlı kitabın ilgili bölümlerinde Selendi’yi ilgilendiren kısımlarından alıntılar yapılarak Selendi ve civarında oluşturulan düşmanla mücadele birliklerinin gayretleri ve çabalarını okuyacaksınız. Tarih sırasına göre bunları ele alırken parenrez içinde yazılanların bir kısmı bu günün diliyle anlaşılması için yazılmıştır.
9.4.338-1921 Pazar:saat üç buçukta Dedeş Damlarından Hareket ve Alaca Maşatlı nam mahalde Selendi’li Mustafa Bey-zade,Kamil Bey’in nezdinde bir kahve içtikten sonra saat 7 de Selendi’ye Mufasalat ettik. Selendi bir çayın kenarında kaim ve 300 haneye karip eski bir nahiye merkezidir. Arazisi münbit ise de Ahalisi birbirinin aleyhindedir gibi sözler söylenmiştir.Fakat durum böyle değildi..Çevrede katışıksız ve saf yerleşik yörük halkı sadece bu civarda Selendi de vardır.Bir yerde iyi kötü her insan bulunur.Selendi’nin insanı oldukça misafirperver ve yardımseverdir.Burada bir gece kalmış ve Mehmet Efe bütün Selendi eşrafının huzurunda bir parça tekdir edildi. Zira gezdiğim bu mıntıkada hafiyyen icra eylediğim tahkikatta bu müfrezenin ahaliye karşı fazla tazyikatta bulunduğu ve ahalinin iğbirarını celb ettiğini hissettim. Halbuki müfrezeler kendi hayatı noktasından daima kendisini sevdirmeye ve efkar-ı umimiyeyi kazanmaya mecburdur.
13.AĞUSTOS 1921 Cumartesi burada Kemal ve İsmet Bey’in Kürkçü de olduğunu ve düşmanında o gün Selendi’ye geldiğini anladık. Çamlık olan bu dağlarda katiyen su yoktur. Civarda bu dağın adı Cehennem Dağı olarak bilinmektedir. Oradan gece hareket ve Çardağ,Sarı hasan damları,Şehitli oğlu damları geçildikten sonra Kula’nın-Selendi nahiyesi Yenice Harman yerine gece saat 5 ‘te gelinerek orada yatıldı. Burada tuhaf bir vakanın şahidi oldum. Sivrisinek çok olduğundan uyuyamamış bir nöbetçinin yanına giderek orada bulduğun bir düven tahtasının üstüne yatmıştım. Bir parça uyuduktan sonra yoldan insanların geçtiğini duydum ve kalktım. Nöbette eski evdaddan kalkan delenli Faris Ağa var idi. Yoldan birçok köylü geçiyor ve “ Sabahlar Hayır Olsun!” diyorlardı. Faris Ağa gülüyor ve kızıyordu. Bana dedi ki;
-Ey arkadaşlar;sizinle burada,yağcı Dağı’nın bu sakin ve tenha yaylasında açıkça görüşelim. Ve dertleşelim. Pek ala biliyorsunuz ki düşmanın Uşak tan taarruzu üzerine yeni 12 Temmuz 1921 tarihinden beri muhasaradayız.10 günden beri de dağdayız. Ekmek ,su bulamıyor hayvanlarla beraber aç kalıyoruz. Ve bir çok zahmetler çekiyoruz. Şimdiye kadar resmi bir memur ve fakat hakiki ve samimi bir arkadaş gibi sizinle berber bulundum. Bir çok müsademeler yaptık. Çok arkadaş kaybettik. Müşkülata maruz kaldık. Ve hala da kalıyoruz. Acaba ne için;?Vatan ve din için değil mi?Evet vatanımız dinimiz,milletimiz için...Pek ala ne yaptık?Kurtarabildik mi?Hayır....Öyleyse daha çalışacağız demektir. Fakat ne zamana kadar bunu cenab-ı hak bilir. Bence ölünceye kadar çalışmaya mecburuz.
-Sizler mert birer Türk ve Müslüman olduğunuzu ispat ettiniz. Şu kalan cephane ve silahları taksim ediniz. Bu silahlar erkeklere yakışır;Fakat bundan evvel de birer abdest alın ve öyle silah ve cephanelere el sürün;Çünkü bunlar mukaddes ve mübarektir. Dedim.
 Efrad abdest alırken bende yanımızda olan Mehmet Hocaya Kur’an-ı Kerime el koymak suretiyle etrafa birer birer şu mealde “Gavur öldüreceğime gavurdan başka bir şey düşünmeyeceğime,gavurları denize dökünceye kadar çalışacağıma ,harpten kaçmayacağıma,arkadaşlarıma ihanet etmeyeceğime bila sebep ahaliye zulüm ve tazyik göstermeyip,lutf ile muamele edeceğime ve hiç bir zaman gavura teslim olmayacağıma vallah ve billah yemin ettirmesini söyledim. Hoca bu yemin ile uğraşırken biz de Halil Efe ile Pehlivan Ağa’nın ve Hacı Vel’nin yanımızda olan ailelerine o civarda saklamaya çalışıyor ve bunun için Naim Bey le görüşüyorduk. Nihayet Pehlivan ile Halil Efenin ailelerini Çıkrıkçıya gönderdik ve aile belasından kurtulduk. 
Ondan sonra Müfrezeleri yeniden tensik ve tanzim için bir gün daha uğraşarak levazımatını ikmal ve 17 Ağustos 1921 Salı günü öğleye kadar orada ikamet ettikten ve İsmet Bey den bir mektup aldıktan sonra hareket ederek Demirci’nin Azizbey Köyü’ne geldik.20-30 haneden ibaret olan bu köyün insanları pek mükrimdir. Burada hacı Veli’nin ailelerini hafiyyen terk ettik. Tasfiye edilen efrat nazarında yükselmiş ve kendilerine karşı kalbimde büyük bir itimat hasıl olmuştu. Ve filhakika efrat pek iyi bir intizama girmişti.
Jeolojik yapı itibariyle Selendi,büyük çoğunlukla Manisa ili jeolojik yapısı dahilindedir. Yer bilimcileri tarafından kalıntı ve katmanlar ile toprak durumu ve benzer kriterlere dayanarak yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle dağların uzantısı ve çöküntüler dikkate alındığında Manisa ilinin jeolojik yapısına uygunluğu görülmektedir. Manisa ili, 1. jeolojik devrin Türkiye için önemli kara parçası bulunan Saruhan-Menteşe kütlesinin bulunduğu alan üzerindedir. Selendi ilçesi de bu kütle dahilinde yeralmaktadır.
1. jeolojik devirde kuzeydoğu-güneybatı istikametinde elips şeklini andıran bu eski sertleşmiş kütle 3. jeolojik devirde Alp kıvrımları teşekkül ederken yer yer kırılma ve çökmelere uğramış, ayrıca çevresinde yeni ve genç Alp kıvrımlarına rastlanılmıştır. Asıl çekirdeği oluşturan ana buğun,metamorfik kütlelerden meydana geldiği tahmin dahilindedir.3.jeolojik devrinin kıvrılma ve kırılma ve çökmeleri,Manisa ili alanını faydalı bir bünye karakterine sokmuştur. Hem kuzey -güney,hem de doğu-batı istikametindeki fay hatları Manisa ve çevresinde görülmektedir. Selendi de bu hatların karakterlerinden bir bölüm olarak dünyanın belli başlı deprem alanına girmiştir. 
Kırılmalar esnasında yükselen ve kısmen kıvrılarak eski kütlenin etrafını çeviren Demirci kıvrım dağları ve Selendi'nin kuzeyinde mevcut Yağcı Dağı ve devamı bu oluşumun bir parçası görünümündedir. Kula,Gördes, Demirci ve Selendi kıvrım dağları alanındaki faylardan 3.jeolojik zamanın sonunda yer yer volkanlar çıktığı ve bu alanı katılaşım kütlelerinin kapladığı görülmektedir. Simav Eynal,Selendi'nin batısında Şehitler, Salihli kaplıcaları kuzey-batı doğrultusunda fay çizgilerinin mevcudiyetini gösteren işaretlerdendir.
Jeolojik yapı itibariyle Selendi,büyük çoğunlukla Manisa ili jeolojik yapısı dahilindedir. Yer bilimcileri tarafından kalıntı ve katmanlar ile toprak durumu ve benzer kriterlere dayanarak yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle dağların uzantısı ve çöküntüler dikkate alındığında Manisa ilinin jeolojik yapısına uygunluğu görülmektedir. Manisa ili, 1. jeolojik devrin Türkiye için önemli kara parçası bulunan Saruhan-Menteşe kütlesinin bulunduğu alan üzerindedir. Selendi ilçesi de bu kütle dahilinde yeralmaktadır.
1. jeolojik devirde kuzeydoğu-güneybatı istikametinde elips şeklini andıran bu eski sertleşmiş kütle 3. jeolojik devirde Alp kıvrımları teşekkül ederken yer yer kırılma ve çökmelere uğramış, ayrıca çevresinde yeni ve genç Alp kıvrımlarına rastlanılmıştır. Asıl çekirdeği oluşturan ana buğun,metamorfik kütlelerden meydana geldiği tahmin dahilindedir.3.jeolojik devrinin kıvrılma ve kırılma ve çökmeleri,Manisa ili alanını faydalı bir bünye karakterine sokmuştur. Hem kuzey -güney,hem de doğu-batı istikametindeki fay hatları Manisa ve çevresinde görülmektedir. Selendi de bu hatların karakterlerinden bir bölüm olarak dünyanın belli başlı deprem alanına girmiştir.
 Kırılmalar esnasında yükselen ve kısmen kıvrılarak eski kütlenin etrafını çeviren Demirci kıvrım dağları ve Selendi'nin kuzeyinde mevcut Yağcı Dağı ve devamı bu oluşumun bir parçası görünümündedir. Kula,Gördes, Demirci ve Selendi kıvrım dağları alanındaki faylardan 3.jeolojik zamanın sonunda yer yer volkanlar çıktığı ve bu alanı katılaşım kütlelerinin kapladığı görülmektedir. Simav Eynal,Selendi'nin batısında Şehitler, Salihli kaplıcaları kuzey-batı doğrultusunda fay çizgilerinin mevcudiyetini gösteren işaretlerdendir.
İlçemiz sınırları içinde belli başlı bir dağ sırası mevcut değildir. İlçe merkezi 390- 400 metre yüksekliktedir. Bu yükseklik aynı zamanda ilçenin en alçak alanını teşkil etmekte,bir çukur görünümündedir. Bu çukur adeta bir göl gibi,etrafa ağır ağır yükselen ve azami yüksekliği 1500 metreye varan çember şeklinde bir dağ sırası ve devamının ortasında kalır. Bu dağlar, zirvelerden sonra yerini yüksek düzlüklere (yaylalara) bırakır.
 Çıkrıkçı ,Yenice köyleri yanındaki Yağcı Dağı(1516) ile Eskin,Rahmanlar,Çinan ,Kabaklar köyü sınırlarına dayalı (soğanlı)Yumru Dağı belli başlı dağları oluşturmaktadır. Daha düşük seviyede kalan tepe görünümünü aşan nitelikte sıradağlar çemberimsi bir şekil almıştır. Selendi'nin kuzeyinde,doğu-bayı istikametinde uzanan zirveler üzerinde ve eteklerinde köyler kurulmuştur. Aynı şekilde Selendi'nin güneyinde doğu-batı istikametinde devam eden ucu doğuda Uşak'a kadar yükselen, batıda da Kula Divriği Dağına dayalı dağ sırası görülmektedir. 
Selendi'nin batı ve doğusunda,kuzey ve güney istikametinde sıralanmış orta yükseklikte dağlar mevcuttur. İlçenin ova sayılabilecek belli başlı alanı yoktur. Selendi çayı boyunca doğu- batı istikametine doğru uzun,dar bir koridor durumunda alan mevcuttur. Etrafı dağlarla çevrili çanak şeklindeki bu kısım halk arasında ova olarak nitelendirilir. Düzlük,oldukça zengin bir sulama ve kullanma durumuna haiz iken bu potansiyel değerlendirilememektedir. Düzlük boyunca sulama için yapılan artezyen çalışmalarında hep müspet sonuçlar alınmaktadır. Etraftaki dağlara doğru tatlı bir meyille genişleyen düzlük,gittikçe artan oranlarda seksen-yüz metreye varan artezyen çalışmalarına yol açmaktadır.
İlçede bundan başka bir de etrafta merkeze nazır dağlar ve üzerinde kaim platolar(düzlükler) mevcuttur. İlçeye 600 metre civarında yükseklikte irtifada bulunan Kınık Dağı üzerindeki yaylada Mıdıklı Köyü Kavak alanı mahallesi kaim bulunmaktadır. Uşak-Selendi arasında sınır çizen Kürkçü Köyü ve batısında Dumanlar Köyü ile yine Selendi-Simav arasında sınır Azizbey, Tepeynihan ve batısında Çıkrıkçı Köyleri bu şekilde yayla düzlüklerinin mevcut oldukları yerleşim alanlarıdır. Genellikle buralarda Türkiye genelinde olduğu gibi hayvancılık yapılmaktadır. Akarsu bakımından Selendi, ülke geneline göre iyi durumdadır. 


Ancak düzensiz kullanım ve iyi kullanmama bu durumu fakirleştirmektedir. Hatta kurak mevsimlerde bir hayli sıkıntılı anlar yaşamaktadır. İlçenin tek akarsuyu Simav Dağından doğarak Gediz Nehrine ulaşan Selendi Çayıdır. Selendi’yi çepeçevre kuşatan dağların eteklerinden süzülerek çayı beslemektedir. Çevrede Gediz nehrine en çok su taşıyan akarsu durumundadır. Yaz mevsiminde hemen hemen yok denecek kaybolan su,Bazı kış ayları çay kenarındaki konutları sel basarak zor anlar yaşatmaktadır.


 Hava oğlu,Satılmış ve Selmanhacılar köyleri yakınlarından geçen İlke çayı ikinci bir akarsudur. Ancak bu çay da diğeri gibi kış aylarında dağların kaynak ve yağmur sularını taşır. Yaz aylarında ise hemen hemen yok denecek kadar su azalır. İlke Çayı da Selendi Çayı gibi yakınlarını sulama için istifade ettirir. Daha önceki yıllarda azda olsa suyu olan ve Şehirli oğlu köyü içinden geçen Söğüt Deresi kaynak olarak göze çarpmaktadır.
İlçemizde İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi arasında değişken bir iklim türü yaşanmaktadır. Akdeniz ılıman iklimi kısmen yaşanmaktadır. Coğrafi konum itibari ile değişik bir yapı arz etmektedir. İlçe merkezi ortalama 390 metre yükseklikte olmasının yanında etrafında çember şeklinde sıra dağlar yer almaktadır. İlçenin yüzölçümü 850 kilometrekaredir. İlçe merkezinden başlayan düz arazi çok tatlı eğimlerle dağların zirvesine ulaşır. Böylelikle 400 metre civarındaki ilçe merkezi düzlüğü; 700 metre ile 1500 metre arasında değişen sıra dağlarla ihata edilmiştir. Diğer yerleşim birimi olan köylerin büyük bir bölümü ilçeyi çevreleyen bu dağ yamaçlarında kurulmuş olduğundan ilçe merkezi ile köyler arasında iklim farklılıkları görülür. Bu farklılığa ilçe merkezinden geçen Selendi Çayı da etki eden önemli bir faktördür. Genel olarak kışların, çok soğuk olmayan tam ılıman da diyemeyeceğimiz orta sertlikte bir hava durumu yaşanır. Uzun süreli soğuk hava hüküm sürmez ilçe merkezine yılda bir-iki kez kar ancak düşer. Birikinti kar çok az görülür. Hiç düşmediği zamanda olur. Ancak etrafındaki dağlarda on-on beş gün kaldığı da olur. Yağışlar kışın aralık-ocak-şubat aylarında olur. Yüksek dağlara yağan karlarla birlikte; kuzeyden esen poyraz ,don olayları meydana getirir. Bu durum ilçe merkezine etkiler,zaman zaman şehrin su şebekesinde çeşmelerin donmasına sebep olur. Bu durum daha önceki yıllarda daha da belirgin olduğu söylenmektedir. Yazları ilçe merkezinde sıcak ve kurak bir iklim görülürken dağlardaki yerleşim birimi olan köylerde serin tatlı bir sıcaklık hüküm sürer. İlkbahar yağışları yaz mahsulleri için verimli olur. En çok sıcaklık Temmuz ve Ağustos aylarında görülür. Ortalama sıcaklık bu aylarda 30 derecenin altına düşmez. Bu sıcak hava sonbahar ayı olan Eylül' de yerine serin bir havaya bırakır. Bu aylarda bilhassa çiğ ve kırağı ilçe merkezinde sıkça görülür. Buna şehrin ortasından geçen Selendi Çayı da etki eder. Genel olarak iklimine daha çok Ege bölgesinde yaşayan iklim türü denilebilir. Kış mevsiminde çok kısa süre de olsa karasal iklime benzer bir iklim görülür. Kuzey-batı Anadolu veya Marmara Bölgesinden gelen yağışlar ilçe sınırlarına uğrar. Rüzgarlı geçen günler azdır,ilçe merkezinde etrafında dağların olması etkisini azaltır. Yüksek kesimlerde ise rüzgarlar biraz daha fazladır
Selendi 1950 yılında bu günkü kendine bağlı 21 köyle birlikte toplam 9260nüfusa sahipti. 22.11.2000 yılı nüfus sayımında ise bu rakam 26.933’tür. Kayıtlara göre göç olmasaydı bu gün nüfusu 80.000 civarında olacaktı. Şu anki nüfusla karşılaştırdığımızda ve durum ortaya çıkmaktadır. Nüfus artışı Türkiye ortalamasının da altında olan ve hatta uzun süreli olarak nüfus artışının olmadığını görüyoruz. Bunun sebepleri arasında ekonomik sebeplerle göç olayının yaşanmasıdır. Merkez nüfusu ise sürekli bir artış göstererek, grafikte görüldüğü gibi bu 8.109’a çıkmıştır. Merkez nüfusunun bu gün %70’e yakın bölümü köyden şehire göç ederek gelenlerdir. Bu gün ise merkez nüfusundan da göç yaşanmaktadır. 1955 yılından bu yana köyler toplamı nüfusunda bir artış olmamıştır. Bunun sebebi sürekli köyden hala şehire göç yaşanmasıdır. 1955 nüfus sayımında, 1954 yılında Selendi ilçe olduktan sonra bazı köylerin Demirci ve Kula ilçelerine bağlanarak ayrılmaları sonucu yaklaşık olarak 2,500 civarında bir ayrılma oldu. 1955 yılını baz alırsak toplam nüfusta ise artış oranı
1985 yılına kadar ortalama yüzde %2 civarındadır. 1985 yılı ile 2000 yılı arasında ise bu artış oranı hemen hemen sıfıra yaklaşmıştır. 1990 nüfus sayımına göre toplam hane sayısı 3997‘dir. Toplam nüfusu haneye böldüğümüzde ortalama bir ailede 7 kişi civarında yaşamaktadır. Bu da hala Selendi'de ataerkil aile düzeni devam etmekte olduğunun açık bir delilidir. Bir hanede dede, baba ve torun yaşayan çok aile bilhassa köylerde görmek mümkündür. Göçe sebep olan olan etmenlerden biri de budur. 1970 sayımına göre nüfus 21.000 iken,hane sayısı ise 3513’tür. Ortalama 5,9 civarındadır. Buranın insanı Selendi’ye yatırım yapmanın kendileri için ölü yatırım olacağı düşüncesiyle hareket etmektedir. Eğer bir ev yapacaksa bunu Selendi’ye değil de Salihli, Turgutlu gibi biraz daha büyük ilçelere yapmak veya buralardan ev alarak göç etmektedir. Ev yapımı da bu nedenle çok az olmaktadır.
Bu nedenle 1950 ‘de Demirci’nin nüfusu 34015’ten 30.260’a düşmüştür. Yaklaşık 4 bin nüfus da Demirci’den Selendi’ye nakil olmuştur.Bu köyler Yağcı, Dedeler, Omurlar, Havaoğlu Çanşa gibi Demirciye sınır köyleridir. Uşak iline bağlı köylerden de ilçe olması nedeniyle dahil olanlarla 1955 yılında toplam nüfusu 20.020 dir. 1950 yılında nahiye iken 9260 olan nüfus ilçe olunca kendine bağlanan köylerle 11.000 artmıştır. 1970 yılında yapılan nüfus sayımında yüzölçümü 751 kilomtrekare olan nüfusu 17.760’tır. Bu duruma göre 1970 yılında nüfus yoğunluğu %28 ile Manisa’nın en az yoğunluğu olan ilçesidir. Hala daha bu durum devam etmektedir. Bu gün nüfusu 26.926, Toplam yüzölçümü ise 8411 kilometrekaredir .Yüksekliği 390 metre civarındadır. Merkez yüksekliği ile dağlık alan ve köyler arasında çok farklı yükseklikler vardır. 1973 yılında Bekirağalar, Eskicami, Yenicami, Hacıhaller ve İnnice Mahalleleri ile 5 mahallesi vardır.