ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KULA

MANİSA İLİ KULA İLÇESİ
KULA İLÇE TANITIM
KULA MANİSA İLİNE BAĞLI BİR İLÇEDİR.....
kula 
manisa kula
kula manisa
kula resimler
kula fotoğraflar
kula manzaralar
kula görüntüler
kula termaller
kula evleri
kula maden suyu
kula video
kula spor
kula yemekleri
kula iklim
kula konaklama
kula otelleri
kula pansiyonları
kula yurtları
kula eğitim
kula okul
kula lisesi
 kula emlak
kula arasa
kula kiralık
kula tatil
kula turizm
kula satılık
kula araç
kula sağlık
kula hastahanesi
kula haber
kula ekonomi
kula sanayi
kula ticaret
kula tarım
kula hayvancılık
kula coğrafya
kula iklim
kula kültür
kula sanat
kula enerji
kula gezi
kula doğa
kula manisa
manisa kula
kula
Kula civarındaki volkanik bölgeye antik devirde Katakekaumene adı verilmekteydi.’’ 
Yanık, yanmış Arazi’’ anlamına gelen bu ifadeyi, Amasyalı Strabon (İ.Ö.54–İ.S.24), Vitruvius (İ.Ö. I. yy.), Byzantionlu Stephanos (6–7 yy.) ve Eusthatios (12 yy.) adlı antik yazarların eserlerinde görülmektedir.
 Diğer yazarlar farklı vesilelerle yalnızca bölgenin adını söylerken, Strabon aynı zamanda Katakekaumene’nin ayrıntılı bir tasvirini yapar.‘’… 
Daha sonra Katakekaumene denen ve uzunluğu 500 stadion (9 km) , genişliği 400 stadion (7 km) olan arazi gelir. Buraya hem Mysia hem de Maionia (Gökçeören/Menye) denmektedir.
 Kalite bakımından rakiplerinden hiç de geri kalmayan Katakakekaumene şarabının üretildiği bağlar dışında, her taraf çoraktır. Ovanın yüzü küllerle kaplanmıştır. 
Dağlık ve kayalık olan arazinin simsiyah oluşu buradaki yangınlara bağlanmıştır. Ama şimdi bazıları bunun yeraltında meydana gelen patlamalar sonucu ortaya çıkan ateşle açıklarlar ve ardından Typhon masalını anlatırlar.
 Ama bütün bölgenin bu tür nedenlerle bir defa da bu hale geldiğini düşünmek doğru değildir. Bunun asıl nedeni yeraltından gelen ateştir ve bu ateşin çıktığı kaynak şimdilerde yok olmuştur.
 Burada üç tane, birbirinden 40 stadion mesafede ‘’körük’’ dedikleri çukur bulunmaktadır. Bunların her birinin yanı başında birer tepe yükselir. 
Haklı olarak, bunların yeraltından püsküren sıcak cisimden oluştuğu düşünülmektedir.’’Yine Strabon, eserinin Phrygia’yı anlattığı diğer bir yerinde Katakakeumene den söz ederken komşu kent Alaşehir, yani Philadelphia’daki yer sarsıntılarına değinir ; ‘
’ Lidya ve Mysia’lıların iskân ettiği Katakakeumene’ye bu adın verilmesinin nedeni şudur: Yakındaki Philadelphia’daki kent surları bile güvenli değildir. Çünkü burası hergün sarsılır ve çatlamalar oluşur.
 Buranın tüm sakinleri bu yer sarsıntılarına karşı dikkatlidir ve yapıları ona göre inşa ederler. …Spiylos dağının eteğindeki Magnesia bizim çağımızda ortaya çıkan ve yalnız Sardeis’i değil, diğer birçok ünlü kenti de ciddi bir şekilde tahrip eden depremden büyük zarar gördü. Ve imparator para vererek bu kentleri ayağa kaldırdı
kula1
Katakakeumene’nin, güneyde bu günkü Kula ve Esenyazı, kuzeyde Gediz nehri, batıda Gökçeören/Menye (Maionia) ve doğuda Kollyda (İncesu/Gölde) ile çevrili alan olduğu ispatlanmıştır. Katakakeumene’deki Maionia ve Kollyda isimli iki kentin, Sardeis’den (Sart) başlayarak, Pers (İran) devletinin Suşa şehrine giden dünyanın ilk ticaret yolu Kral yolu üzerinde kurulmuş oldukları görülmektedir.
 Diğer kentler ise Thermai Theseos (Şehitlioğlu) , Tabala (Güvercinlik) , Satala (Sandal) kentleridir. Bununla birlikte çok sayıda antik köy, daha çok Gediz nehrine yakın yerlerde kurulmuşlardır. Bu köyler ise Körez’de Koresa, Ayvatlar’da Dora, Hamidiye civarında Alkileura, Dima, Kerbia ve Axiotta, Ayazören’de de İaza isimli yerleşimler bulunmaktadır.
Kula’nın Türk dönemi tarihi, özellikle Germiyan beyliği’nden başlayarak açıklağa kavuşmuştur. I. Yakup Bey’den (1300–1340) , sonra Germiyan Beyliği’nin başına geçen oğlu Mehmet Bey’in (1340–1361) , Katalanlar’ın Türk’lerden almış oldukları Kula ve Simav’ıgeri aldığı II. Yakup Bey’e ait ünlü taş vakfiyede kayıtlıdır. ‘’ Küldi (Kula) babam atası Mehmet bey kâfirden ve Simav kölün dahi babam atası Mehmet Bey kâfirden aldı.
 Geri kalan varislere helal ettirip bunları vakf ettim ‘’ şeklinde yazılmıştır. Germiyan Beyliği’ne Mehmet Bey’den sonra yerine oğlu Süleyman Şah geçmiştir. Süleyman Şah 1361-1387'ın saltanatının ilk yılları sakin geçmiştir. Fakat onun Karamanlılar ile Hamidoğulları arasındaki mücadelede, Hamidoğullarından İlyas Bey'in tarafını tutması, Karamanlılar ile arasının açılmasına sebep oldu. Süleyman Şah bu baskı sebebiyle Osmanlılar ile anlaşmak istemiştir. 
Bu maksadla da kızı Devlet Hatun’u, Sultan I. Murad'ın oğlu Yıldırım Bayezid ile evlendirerek, Osmanoğulları ile aralarında akrabalık bağı oluşturmuştur. Kızı Devlet Hatuna çeyiz hediyesi olarak da Kütahya, Tavşanlı, Simav ve Emet’i Osmanlılara vermiş, kendisi de Kula kasabasına çekilerek burayı beyliğin başkenti ilan etmiştir. Böylece Germiyan Oğullarının topraklarının bir bölümü Osmanlı egemenliği altına girmiştir. Süleyman Şah 1388 yılında vefat etmiştir. Kula’da yaptırmış olduğu Gürhane medresesine defnedilmiştir.
Yıldırım Beyazıt tahta geçtikten sonra, Süleyman Şah’ın oğlu olan Germiyan Bey’i Yakup Çelebi, kız kardeşinin çeyizi olarak Osmanlılara bırakılan yerleri geri almaya başlamıştır. Bunun üzerine Yıldırım Beyazıt Germiyan Oğlu beyliğini, Osmanlı topraklarına katmıştır. 1402 Ankara savaşından sonra Timur beyliğin topraklarını tekrar Yakup Bey’e vermiştir.
 Osmanlı kaynakları II. Yakup beyin 1428’de başkent Edirne’ye gelerek Germiyan Beyliği’ni Sultan II. Murat’a vasiyet ettiğni ve 1429’da vefat ettiğini yazmaktadır. Osmanlı yönetimi altında Kütahya sancak merkezi olmuştur. Kula, Kütahya sancağına bağlı bir kaza merkezi olarak yönetilmiştir. İzmir valisinin önerisi üzerine 1852 Mart ayından başlamak üzere Kula kazasının Saruhan Sancağına bağlanması uygun görülmüştür.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Mondoros Ateşkes Antlaşması’nı ( 30 Ekim 1918) imzalayan Osmanlı Devleti’nin toprakları kısa bir süre içinde işgal edilmeye başlanmıştır. 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar, İtilaf Devletlerinin de desteğiyle, bütün Ege Bölgesi'ni işgal etmek maksadıyla, İzmir'e asker çıkarmış, General Nider komutasındaki Yunan kuvvetleri 28 Haziran 1920 tarihinde Kula ilçesini işgal etmiştir.
30 Ağustos 1922 tarihinde Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin kazanılması ile birlikte dağılan Yunan kuvvetleri İzmir’e doğru kaçmaya başlamışlardır. Düşmanı takip eden Kolordu komutanı Fahrettin Altay, komutasındaki 2. süvari birliği ile 4 Eylül 1922 günü Türk Kuvvetleri Kula’ya girmiş, şehir işgalden kurtarılarak yeniden milli yönetim altına alınmıştır.
Kuruluşu tarihin derinliklerine giden Kula kenti, geçmişin bütün izlerini günümüze taşımaktadır. Kula kenti bugün geçmişten günümüze açılan kapı niteliğindedir
KULA İLÇE ULAŞIM VE COĞRAFYA
Kula ilçesi; Ege Bölgesi’nin İç Batı Anadolu bölümünde, Manisa ili sınırları içinde, Anadolu’yu Ege Bölgesi’ne bağlayan İzmir – Ankara (D–300) Karayolu üzerinde yer almaktadır.
yunus emre barışın ve hoşgörünün simgesi
Kula, Ege Bölgesinin en büyük yerleşim birimi olan İzmir’e 147 km, Manisa il merkezine ise 118 km uzaklıkta bulunan İlçenin, kesin coğrafi konumu 28o 68‘ kuzey enlem ve 38o 53’ doğu boylamları arasında yer almakta olup, deniz seviyesinden yüksekliği 720 m. dir.
yunus emre kabri kula
Kula, 917 km2’lik yüzölçümü ile Manisa ili yüzölçümünün % 6.95’ ini kapsamaktadır.
 İlçenin 2007 yılı genel nüfus sayımı sonucuna göre toplam nüfusu 48.034 kişidir. Bu nüfusun, 23.863’ü kentsel nüfus, 24.171’i ise kırsal nüfustan oluşmaktadır.
yunus emere nin kabri
Etrafı tepelerle çevrili, çanak şeklinde volkanik bir arazi üzerinde kurulmuş olan ilçenin kuzeyinde Demirci ve Selendi, güneyinde Alaşehir, doğusunda Eşme (Uşak), batısında Salihli ilçeleri yer almaktadır.
Bölgede gerek coğrafi konum gerek topografik yapının uygunluğu nedeniyle ulaşım olanakları hayli gelişmiştir. Bölgesel ulaşımda kara ve demiryolunun yanı sıra İzmir’deki deniz ve hava limanlarından da yararlanılmaktadır.Bölgenin en önemli iki karayolu aksı olan, İzmir’i Ankara’ya ve İzmir’i İstanbul’a bağlayan yollar Manisa’dan geçmektedir. İzmir – İstanbul karayolu Kumçay Vadisini, İzmir – Ankara karayolu Gediz Vadisini izler.
Ülke genelinde trafik yoğunluğu bakımından ilk sıradaki yollardan olan İzmir – İstanbul karayolu kuzeydoğudan il topraklarına girip Akhisar, Saruhanlı ve Manisa kentlerinden geçerek İzmir’e ulaşır. Ege Bölgesini ve özellikle İzmir’i diğer bölgelere bağlayan transit yollardan en önemlilerinden biri olan İzmir – Ankara karayolu Kula’dan geçmektedir. 
İzmir – Uşak – Afyon – Ankara karayolu batıdan il topraklarına girmekte, Turgutlu, Salihli, Kula’dan geçerek il topraklarından çıkmaktadır. Salihli’nin 11 km doğusunda bu yoldan güneydoğuya ayrılan bir başka hat da Alaşehir ve Sarıgöl’ den geçerek Denizli ve Aydın’a gitmektedir.
İldeki devlet yollarının niteliği genellikle yüksek ve ülke ortalamasına yakındır. İl yolları ise ülke genelinden daha iyidir.Kula ilçesinin gelişmesindeki en büyük etkenlerden biri de ulaşım ağındaki yeri ve Ege Bölgesinin iki büyük kenti olan İzmir ve Manisa’ya mesafe olarak yakınlığıdır. Kula’nın diğer önemli il merkezlerine ve bazı ilçelere olan uzaklıkları aşağıda gösterilmiştir.
Kula İlçesinin Bazı Merkezlere Olan Uzaklıkları
UZAKLIK (km) İLÇELER UZAKLIK (km)
İstanbul 580 Salihli 46
Ankara 457 Alaşehir 31
İzmir 147 Selendi 41
Manisa 118 Turgutlu 87
Balıkesir 193
Aydın 190
Kütahya 187
Denizli 119
Uşak 74
Bölgesel demiryolu ağında Manisa, İzmir’i Anadolu’ya bağlayan iki demiryolu hattı üzerinde bir kavşak noktasıdır. Bandırma – Balıkesir hattı ile Eskişehir – Uşak hattı Manisa’da birleşerek tek hat ile İzmir’e ulaşmaktadır. İzmir – Afyon – Ankara demiryolu hattı Kula’nın 24 km yakınından geçmektedir (Alaşehir istasyonundan).
Kula’ya en yakın havaalanı olan İzmir Adnan Menderes Havaalanı 147 km uzaklıktadır. Bu ulaşım olanaklarının çeşitliliği içerisinde Kula İlçesi özellikli bir konuma sahiptir.
Deniz seviyesinden 720 m. yükseklikte bulunan Kula; Karadivit yanardağının güneye doğru uzanan bir vadi başında, etrafı alçak tepelerle çevrilmiş, volkanik bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçenin yer aldığı toprak parçası, üçüncü jeolojik zaman sonucunda meydana gelen faylarla beliren volkanik dağlarla örtülüdür. Bu volkanik tepeler Kula platosu üzerinde yaklaşık 50 – 60 kadar püskürme merkezleriyle değişik bir görüntü vermektedir. Yer yer küçük dağlar ve ovalar vardır.
Kula’nın güneyinde; Aldede Tepe (951 m.), Bakacak Tepe (909 m.), Gargar Tepe (769 m.), güneydoğusunda; Umur Baba Dağı (1.554 m.), doğusunda; Hacı Hasan Tepe (730 m.), kuzeyinde; Divlit Tepe (862 m.), Sivri Tepe (731 m.), eski Selendi yolunda;
 Boztepe (791 m.), Ada Tepe (616 m.),Demirci–Kula sınırı arasında Yağcı Dağı (1.511 m.), yine Kula sınırları içerisinde Sarıkız Tepesi, Üşümüş Tepesi, Soğanlı Sivrisi adlarında küçük dağlar vardır. Bunların yükseklikleri 100 – 1250 m. arasındadır. Çalışma alanı içerisindeki yükseklikler ise 650 – 850 m. arasında değişiklik göstermektedir.
Kula ilçesinde görülen iklim, Akdeniz iklimi ve Karasal iklim arasındandır. İlçe, İç – Batı Anadolu iklim bölümündedir. İlçede iklim genellikle yağışlı ve ılıman geçmekle birlikte, bazı yıllarda soğuk ve kurak geçer. Bu yüzden iklim değişkendir. Kar, kuru soğuk, don kış çıkıncaya kadar devam eder. Kula meteoroloji istasyonundan alınan 4 yıllık rasat verilerine göre ortalama sıcaklık 14.3 oC’dir.
Kula ilçesi, Akdeniz iklimi ve Karasal iklim arasında bir eşik niteliğinde olmasından dolayı bitki örtüsünde değişiklikler göstermektedir. Dağ kütlelerinin deniz etkisini kesmesi, yer yer Akdeniz iklimi ve Karasal iklim, bitki türlerinin iç içe bulunmasına yol açmaktadır. Yükseltiye bağlı olarak ova bitkileri, makiler, kuraklığa dayanıklı ve sürekli yeşil kalabilen Akdeniz bitkileri ve ormanlar şeklinde bir yayılma göze çarpar.
İlçede maki bitki türleri zeytin, kocayemiş, ladin ve az miktarda defne, kuşkonmaz türleridir. Ormanlar genelde 1000 m. üzerindeki yüksekliklerde topluluklar halinde bulunur. Palamut, meşe, kızılçam, karaçam, yaygın orman bitkileridir ve yaklaşık 25.000 ha civarında orman alanı mevcuttur. Kula’da 35,86 ha orman alanı mevcut olup, kişi başına düşen ortalama Orman Alanı 14,20 m2’dir.
Kula ilçesini çevreleyen ve Gediz nehrine kadar uzananbütün tepeler ormandan yoksundur. Ormanlık alanlara Eroğlu, Başıbüyük, Bebekli ve Encekler yöresinde rastlanır.
Kula’nın en önemli akarsuyu Gediz Nehri’dir. Nehir, Kula’nın 12 km kuzeyinden geçer. Gediz Nehrine karışan kuzeyde Geren Çayı, güneyde Söğüt Çayı yer almaktadır. Kula merkezine doğru Barutlu Deresi, Kovancık Deresi, Kurt Deresi ve güneyden kuzeye akış yönlü küçük ölçekli bir çok dere mevcuttur. Bu dereler kuru olup sadece yüzey sularını taşımaktadır.
KULA İLÇE İKLİM
Kula ilçesinde görülen iklim, Akdeniz iklimi ve Karasal iklim arasındandır. İlçe, İç – Batı Anadolu iklim bölümündedir. İlçede iklim genellikle yağışlı ve ılıman geçmekle birlikte, bazı yıllarda soğuk ve kurak geçer. Bu yüzden iklim değişkendir. Kar, kuru soğuk, don kış çıkıncaya kadar devam eder. Kula meteoroloji istasyonundan alınan 4 yıllık rasat verilerine göre ortalama sıcaklık 14.3 oC’dir.
Kula ilçesi, Akdeniz iklimi ve Karasal iklim arasında bir eşik niteliğinde olmasından dolayı bitki örtüsünde değişiklikler göstermektedir. Dağ kütlelerinin deniz etkisini kesmesi, yer yer Akdeniz iklimi ve Karasal iklim, bitki türlerinin iç içe bulunmasına yol açmaktadır. Yükseltiye bağlı olarak ova bitkileri, makiler, kuraklığa dayanıklı ve sürekli yeşil kalabilen Akdeniz bitkileri ve ormanlar şeklinde bir yayılma göze çarpar.
İlçede maki bitki türleri zeytin, kocayemiş, ladin ve az miktarda defne, kuşkonmaz türleridir. Ormanlar genelde 1000 m. üzerindeki yüksekliklerde topluluklar halinde bulunur. Palamut, meşe, kızılçam, karaçam, yaygın orman bitkileridir ve yaklaşık 25.000 ha civarında orman alanı mevcuttur. Kula’da 35,86 ha orman alanı mevcut olup, kişi başına düşen ortalama Orman Alanı 14,20 m2’dir.
KULA İLÇE NÜFUS
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) VERİ TABANI

İlçelere göre il/ilçe merkezi ve belde/köy nüfusu - 2009
İl/ilçe merkezleri
Belde/köyler
Toplam
Manisa
Toplam
Erkek
Kadın
24.241
11.969
12.272
23.280
11.572
11.708
47.521
23.541
23.980
Toplam
24.241
11.969
12.272
23.280
11.572
11.708
47.521
23.541
23.980

Kula
Şehir 24.241 11.969 12.272
Merkez Ahmetli 135 69 66
Aktaş 212 102 110
Ayazören 531 259 272
Balıbey 408 193 215
Başıbüyük 651 335 316

KULA İLÇE CAMİLERİ
KURŞUNLU CAMİ

Çarşı içinde kendi adı ile anılan meydanda, alçak bir kuşatma duvarı ile çevrili avlu içinde yer alır. Güneyinde haziresi vardır. Cami. kuzeyinde üç bölmeli son cemaat yeri ile sekizgen yüksek bir kasnağa oturan tek kubbenin örttüğü kare planlı harimden ibarettir. Cami, harim kapısı üzerindeki iki satırlık inşa kitabesine göre 1496 tarihinde yapılmış; bu kitabenin üstündeki sıva üzerine yazılı olan tamir kitabesine göre de 1780 yılında onarım geçirmiştir.
Camideki kalem işi süslemelerin yapılış tarihi kesin olarak belli değildir, Ancak, süslemelerin gösterdiği özellikler dikkate alındığında, bunların yapının 1780 tarihli onarımda yapılmış oldukları kabul edilebilir. Malzemesi ve süsleme türü ile kalem işlerinden ayrılan mihraptaki alçı tezniyat ise, mihrabın kemer alınlığında belirtilen 1835-36 yıllarına ait olmalıdır. Dolayısı ile yapı bu tarihlerde kısmi bir onarım geçirmiştir.
Caminin dışında süsleme sınırlı görülürken, harim de zengin kalem işi tezniyat dikkati çeker. Bu süslemeler mahfil, boşaltma kemerler, beden duvarlarındaki üst sıra pencereler ile kasnak ve kubbede yer almaktadır. Bunun yanı sıra mihrapta alçı süslemeye yer verilmiştir.
Kalem işi süslemelerinin en önemlisi mihrap duvarlarında üst pencerenin iki yanında kasnağın hemen yanında altında yer alır. Buraya Mekke ve Medine tasvirleri işlenmiştir. Batı taraftaki Mekke tasvirinde Kabe, kubbeli iki revak sırasıyla kuşatılmış, avlusunda ‘’Dört mezheb, Safa ile Merve, Süleyman Minberi, Kabe Kapısı, Zemzem Kuyusu ve Tavaf Yerleri belirtilmiş, Osmanlı dönemi örneklerine benzer şekilde bir veya iki şerefeli toplam yedi minareyle resmedilmiştir. Kabe’nin çevresinde evleri ve şehir kapısıyla Mekke şehri görüntülenmiş, sol tarafta Hz. Ebubekir ve Amberiye mescitleri tasvir edilmiştir. Doğu taraftaki Medine tasvirinde birbirine yaslanmış, istiflenmiş evlerin kuşattığı Mescid-i Nebevi beş minareli, kubbeli revaklı iki bölümlü avlusu ve Hz. Muhammed’in türbesi resmedilmiştir. Avluda ağaçlar yer alır. Şehrin sol tarafında belli belirsiz ağaçlar ve birkaç küçük bina bulunmaktadır. Kompozisyonların merkezini Mekke’de Kabe, Medine’de Mescid-i Nebevi teşkil etmektedir. Bunlar diğer yapılara göre oldukça büyük işlenmiştir. Perspektife önem verilmeyen tasvirlerde, evler, kırmızı kiremitle kaplı ahşap kırma çatılı ve iki katlıdır. Bunlar geleneksel Türk Evi gibi düşünülmüş, böylece tasvirlerde bir yandan verilmek istenen mesaj ana hatlarıyla belirtilirken diğer yandan hayali ve kavram resmi nitelikleri ön plana çıkmıştır. Her iki tasvirde de evlerin çatıları kırmızıya boyanmış, diğer elemanlarla yeşil, sarı ve mavi renkleri ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Tasvirlerin arasındaki pencerenin ve aynı hizadaki diğer pencerelerin etrafı stilize edilmiş bitki motifleriyle çerçevelenmiştir.
Kasnak pencerelerinin iki yanında kalem işi tekniğinde yapılmış birer sütünce bulunur. Bu sütüncenin başlıklarından çıkarak uzanan ‘’S’’ kıvrımları kasnağın üst kısımlarını bir şerit halinde boydan boya dolanmaktadır. Kasnağın pencere aralarında kalan duvar yüzeylerinde büyük birer madalyon bulunmaktadır. Madalyonun içleri ortada birer Mührü Süleyman motifi olmak üzere, yazılarla doldurulmuştur. Sütüncelerin üzerinde sarı siyah ve yine sarı renkli süslemesiz şeritler yer alır. Bunların üzeride kubbe eteğini boydan boya çevreleyen geniş bir yazı kuşağı bulunmaktadır. Yazı kuşağının üzerinde boyuna dikdörtgenlerle ayrılmış bir şerit, onun üzerinde de palmetlerin yer aldığı bir süsleme şeriti yer alır.
Harimin kuzey duvarında yer alan ahşap kadınlar mahfilin de kalem işi süslemeler bulunmaktadır. Mahfilin mihraba bakan yüzünde panolar içinde yazı motifleri bulunmaktadır. Mahfilin altı üç bölüme ayrılmıştır. Yan bölümler aynalı tonozlu, orta bölüm küçük kubbelidir. Kubbenin içi yazı motifleri ile doldurulmuştur. Kubbenin merkezinde ‘’Mührü Süleyman‘’ motifi bulunmaktadır. Kurşunlu cami inşa kitabesinde ‘’Bu caminin binası hayırlar ve iyilikler sahibi Hoca Seyfettin tarafından yapıldı. Şerefli ve mübarek mescidin yapımı 902 senesinin Safer ayında tamamlandı’’ Hacı Saruhan oğlu Hoca Seyfettin’in Kula’da bir cami, caminin yanında bir kuyu, zaviye ve yetimhane, ayrıca dükkanlar; Kula’nın 15 km kuzeyinde Gediz nehrinin yanında dört değirmen ve bir han yaptırdığı ve vakıf ettiği anlaşılmaktadır. Hoca Seyfettin bunlardan başka değirmenlere yakın bir yerde Gediz nehri üzerine bir köprü inşa ettirmiştir. Bu gün bu köprü Boğaz, Bahas Köprüsü ismi ile adlandırılmaktadır.
ESKİ CAMİ

Düz ahşap tavanlı ve kırma çatı ile örgülü, kareye yakın dikdörtgen planlı bir yapıdır. Kuzeyi arazinin eğiminden dolayı bodrum katı ile değerlendirilmiştir. Kula’nın en eski camisi olduğu söylenen yapıda 1815 -16 tarihli tamir kitabesi vardır.
Cephelerde moloz taş kullanılmasına karşılık, minarenin kaidesinde kesme taş ve tuğla almaşık uygulanmıştır. Yapının güney cephesinde altta iki büyük, üstte iki küçük dikdörtgen pencere açıklığı vardır. Alt sıradaki pencerelerden kuzeydekinin üstünde mazgal pencere yer alır. Alttaki bu pencere sivri kemerli alınlığa sahipken, güneydeki pencerenin alınlığı boşaltılarak büyütülmüştür.
Yapının güney cephesinde altta iki büyük, üstte iki küçük dikdörtgen pencere açıklığı vardır. Alttaki pencerelerin arasında kalan cephe yüzeyinde tuğladan iki rozet görülmekte; bunların arasında ise enine uzayan yine tuğladan yapılmış balık sırtı şeklinde süsleme bulunmaktadır. Cephenin doğu ucunda, konumu ve camiye bitişme tarzı dikkate alınırsa buraya sonradan ilave edildiği anlaşılan minare yer alır.
Minarenin kare planlı kübik kaidesinden silindirik gövdesine geçiş, sekizgen bir kütle üzerindeki prizmatik üçgenlerle sağlanmıştır. Sekizgenin her yüzünde tuğladan sivri kemerli sathi nişler vardır. Bunlardan güneydeki kapı açıklığı olarak değerlendirilmiştir. Şerefe altı mukarnaslıdır. Silindirik petek konik bir külahla son bulur. Minarenin yanındaki kapıdan avluya girilir. Avluya bakan doğu cephenin ortasında kapı, bunun güneyinde bir pencere, kuzeyinde ise sonradan eklenen iki katlı bir bina yer alır. Harimin, dikdörtgen kapısının üstünde tamir kitabesi vardır.
Harimin güney duvarındaki yarım daire planlı mihrap nişinin içi perde motifiyle süslenmiştir. Ahşap minber sadedir. Dıştan dikdörtgen olan alttaki pencereler içten yuvarlak kemerlidir. Kuzeyde ahşap direklerle taşınan mahfil vardır. Duvar yüzeyleri ve tavan boyanmıştır. Harim kapısı üzerindeki kitabeden, yapının mahalle sakinleri tarafından 1815-16 yıllarında tamir ettirildiği, Şerif adlı bir kişinin de kitabeye tarih söylediği öğrenilmektedir.
Caminin inşa tarihi belli değildir. 1520 tarihlerindeki Kütahya Sancağı tapu tahrir defterlerinde, Kula’daki dört mahalleden birisi ‘’ Köhne Cami Mahallesi’’ olarak geçmektedir. Bilindiği üzere ‘’köhne’’ kelimesi ‘’eski’’ anlamını ifade etmektedir. Bu verilere göre Eski Cami 1520 yılından önceki bir tarihte yapılmış olmalıdır.
HACI ABDURRAHMAN CAMİ

Caminin doğu, batı ve güney yönleri evlerle, kuzey yönünde ise kuşatma duvarı ile çevrili bir avlu içinde yer alır. Cami tek kubbenin örttüğü kare bir harim ile kuzeybatı köşesindeki minareden meydana gelir. Yapıda inşa malzemesi olarak moloz taş, tuğla ve az miktarda kesme taş ve tuğla almaşık kullanılmıştır: Kaidenin alt kesimindeki yatay ve dikey derzlerde tuğla adedi ikişer, üst kesimde birer tanedir. Tuğla, köfeke taş ve granit taşıyla yapılmış moloz örgüye sahip duvarlarda taş ve tuğla almaşığına rastlanmaktadır. Duvarlar muhtemelen sonradan elden geçirilmiştir. Kübik alt yapının köşelerinde tuğladan iki sıra kirpi saçak görülür. Kiremit kaplı kırma çatı ile örtülü ve düz ahşap tavanlı son cemaat yerinin kuzey cephesi iki yanda duvarlara, ortada ise üç sütuna oturan bağdadi kemerli dört açıklığa sahiptir. Harimin kuzey cephesinde üstte, ortada düz lentolu küçük bir pencere; altta, iki yanda diğer cephelerdeki gibi birer pencere, ortada ise sivri kemerli yüzeysel bir niş içine alınmış dikdörtgen bir kapı açıklığı yer alır. Açıklığın hemen üzerinde inşa kitabesi vardır.
Harim içten de kubbeyle örtülüdür. Kubbeye geçiş pandatiflerle sağlanmıştır. Duvarlar üstteki pencereleri de içine alan boşaltma kemerlerleriyle güçlendirilmiştir. Giriş eksenindeki, dikdörtgen bir çerçeve içine alınan mihrap yenilenmiştir. Kula’da 18. yüzyılın sonlarında onarım ve inşa faaliyetinin artış kaydettiği görülmektedir. Hacı Abdurrahman Camii’ndeki onarım ve ilaveler de bu tarihlerde yapılmış olabilir. Harim kapısının üzerindeki kitabeden Hacı Abdurrahman adlı kişinin 1574-75 yıllarında bu camiyi inşa ettirdiğini öğrenmekteyiz. Kitabe de ise ‘’Hayırlar ve iyilikler sahibi merhum ve mağfur Hacı Abdurrahman bu camii şerifi 982 hicri senesinde bina ettirdi’’yazmaktadır.
HACI RECEP CAMİİ

Kırma çatı ile örgülü ahşap tavanlı yapının sağır olan güney ve batı cepheleri bitişiğindeki evlere yaslanmakta, doğu cephesiyle son cemaat yerinin bulunduğu kuzey cephesi avluya bakmaktadır. Caminin kitabesi yoktur. Ancak süsleme özelliklerine göre bir tarihlemeye gidilebilmektedir. Caminin bitişiğindeki aynı ailenin yaptığı ev üslup özelliklerine göre 18. yy tarihlenmektedir. Bu evdeki sütun başlıkları ve tavanlar ile büyük benzerlik gösteren bu nedenle aynı usta tarafından yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Caminin süslemeleri Soğuk kuyu cami’deki tavan süslemesi ile de benzerlik göstermektedir. Bu nedenle Hacı Recep Caminin dönem özelliklerine göre 18. yy’da yapılmış olduğu kabul edilmektedir.
Camideki kalem işi süslemeler, ahşap tavanda ve kadınlar mahfili’nin altında bulunmaktadır. Tavan göbeğinde çıtalarla geometrik bir örgü oluşturulmuştur. Bu örgü içine papatya çiçekleri yerleştirilmiştir. Zemin kızıla çalan bir renktir. Papatya’nın yaprakları sarı, ortası yeşil renktir. kadınlar mahfili’nin altındaki motifler tavan göbeğindeki motiflerle çok büyük benzerlikler göstermektedir. Tek fark, tavan göbeğinde yuvarlak hatlara sahip olan örgü, kadınlar mahfili’nin altında karedir. Ancak kadınlar mahfili’nin altındaki süslemeler günümüzde yoktur.
NECİP CAMİ

Halk arasında, eskiden Tekke Cami, Kızlar Cami diye adlandırılan bu yapı, kırma çatı ile örtülü ahşap tavanlı asimetrik dikdörtgen bir harim ile kuzeyindeki son cemaat yerinden meydana gelmektedir. Son cemaat yerinin kuzeybatı köşesinde minaresi bulunmaktadır. Yapının duvarlarında moloz taş kullanılmıştır.
Kuzeyde, üç ahşap direkle taşınan son cemaat yerinin doğusu harimden dışa taşmaktadır. Minare kaidesi kare planlıdır. Kaideden sonra her yüzünde sathi birer niş bulunan sekizgen bölüm ve prizmatik üçgenlere sahip pabuçla silindirik gövdeye geçilir. Şerefe altı mukarnaslıdır. Silindirik petek konik külahla son bulur. Minarenin kapısı üstünde inşa kitabesi yer alır.
Son cemaat yerinde, minarenin hemen yanındaki merdivenle mahfile çıkılır. Güney batı köşede bulunan başka bir merdivenle harimin kuzeybatı köşesinin altındaki bir odaya inilir. Burası, doğu ve batı duvarlarında dikdörtgen birer niş, güney duvarında ise mukarnas kavsaralı mihrabı bulunan dikdörtgen bir mekandır. Bodrum katında böyle bir mekanın olması buranın bir ‘’çilehane’’ olabileceğini akla getirmektedir.
Kuzey cephesinin ortasındaki dikdörtgen kapı açıklığından harime girilir. Düz ahşap tavanın ortasında küçük ölçüde ,bağdadi bir kubbe vardır.Giriş eksenindeki mihrap ile güney batı köşedeki ahşap minber sadedir. Kuzeydeki mahfil, duvarlar ve iki ahşap direk tarafından taşınmaktadır.
Caminin inşa tarihi belli değildir. Minare kapısındaki kitabeden, Seyyid Hacı Hasan adlı kişinin daha önce mevcut olan mescide 1783-84 tarihlinde bir minare inşa ettirdiği anlaşılmaktadır. Caminin inşa kitabesinde ise ‘’Dindar ve hak yolda olan Seyyid Hacı Hasan en güzel malını din yolunda harcadı. Bu minareyle temiz mescidi süsledi, Ulu Allah hayır sahibine bol sevap versin. Bu güzel ve ince sözle, bu menkut tarih mısrasıyla, ‘’Ne güzel çağrı merkezine güzel seçkin hayır 1198 hicri’’yazmaktadır.
PAŞA CAMİ

Kırma çatı ile örtülü, enine dikdörtgen bir harim ile kuzeyinde ahşap tavanlı son cemaat yerinden meydana gelmektedir. Son cemaat yerinin batısında minaresi vardır. Caminin inşa tarihi belli değildir. Minare kapısının üstündeki kitabeden, Safer-zade adında bir kişinin 1783-84 tarihinde daha önce mevcut olan yapıya bir minare inşa ettirdiğini, Şerif adlı kişinin de kitabeye tarih düştüğünü öğrenmekteyiz.
Camideki kalem işi süslemeler, harimdeki kubbede bulunur. Kubbenin yüzeyi yatay olarak üç süsleme şeridine ayrılmıştır. Alttan itibaren birincisinde yazı; ikincisinde yazı ile değerlendirilen madalyonların aralarında çiçekler ve kandiller; üçüncüsünde çiçek desenli perdeler yer almaktadır. Kubbenin göbeğinde ise yazı bulunmaktadır. Burada bazı harflerin kolları uzayarak merkezde altı kollu yıldız ve ‘’Mühr-ü Süleyman ‘’ motifi meydana getirmiştir.
SOĞUK KUYU CAMİİ

Dıştan kırma çatı ile örtülü ahşap tavanlı yapı kareye yakın enine dikdörtgen planlıdır. Caminin inşa tarihi belli değildir. Halk tarafından Kula’nın fethi sırasında şehit olan Seyit Yahya Dede’nin vasiyeti üzerine yapılmış olduğu söylenirse de, yapı bu gün 14. yy ait özellikler taşımaktadır. Tarihlendirmede kullanılan bazı veriler minarede toplanmıştır. Soğuk Kuyu cami minaresi gibi, kare planlı kaidenin üzerinde her yüzü sivri kemerli sathi birer niş halinde düzenlenen sekizgen priz mal kısımdan sonra, prizmatik üçgenler gibi sistemlere sahip birer pabuçla gövdeye geçirilen minareler Tire, Bergama, Kula gibi aynı bölge örneklerinde 15. yy ikinci yarısı ile 16.yy’da toplanmaktadır. Ayrıca minarenin sivri kemerli nişlerinde görülen tuğla rozet süslemenin benzer örnekleri 14. ve 15. yy Bursa yapılarında yoğunlaşmakta, 1520 yılından önce yapılmış olması gereken Kula Eski Cami’de de görülmektedir. Bunlara göre Soğuk Kuyu Cami’de 15-16 yy’da yapılmış olabilir. Yapı daha sonra geçirdiği onarımlarla bugünkü şeklini almış almıştır. Harimin genişletilmesi ve 18.yy Kula evlerinde yaygın olarak karşımıza çıkan tavan süslemeleri minarenin tamiri sırasında yapılmış olabilir.
Camideki kalem işi süslemeler tavan göbeğinde bulunmaktadır. Tavan göbeği iki bordürle çevrelenmiştir. Dıştaki bordürde papatya motifleri bulunur. Papatya motifleri birbirine yaprak ve dallarla bağlanarak kesintisiz bir şekilde devam ettirilmiştir. Bordürün zemini yeşildir. Çiçeğin yaprakları sarı, ortaları ise kırmızı renklidir. İçteki bordür boş bırakılmıştır ve kırmızı renge boyanmıştır. Süslemenin bulunduğu dikdörtgen zemin çapraz şekilde yerleştirilmiş çıtalarla baklava dilimine benzer geometrik bir örgüye sahiptir. Bu örgünün içinde, ortası siyah yaprakları sarı renk olan papatyalar bulunur. Yaprakların konturları siyah, ince çizgilerle belirtilmiştir. Zemin hardal rengine yakın renktir. Örgünün köşelerinde yeşil renkli yaprağı andıran motifler vardır.
Harimdeki minare kapısını üstünde 1784 - 85 tarihli tamir kitabesi bulunmaktadır. Kitabeye göre, oldukça harap bir haldeki minare Göldeli Zade Halil Ağa tarafından tamir ettirilmiştir.
* Rüstem BOZER Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Çoğrafya Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü
KULA İLÇE KİLİSELER
MERYEM ANA KİLİSESİ
Kula’da yerli Rumlardan kalma üç adet kilise bulunmaktadır. Bu kiliselerden iki tanesi günümüze kadar bina olarak ayakta kalabilmiştir. Zaferiye Mahallesi’nde bulunan Meryem Ana Kilisesi 1837 yılında inşa edilmiş kilisenin içi boş olmasına rağmen dış duvarları sağlamdır.Kilise de restorasyon çalışmaları devam ediyor
HAGİOS STEFONOS KİLİSESİ
Akgün Mahallesi’nde bulunan kilise 1835 yılında inşa edilmiştir. Karamanlıca yazılarını da rastlanan Kilise talihsiz bir yangın sonucunda viran duruma gelmiştir.
KULA İLÇE YEMEKLERİ
YÖRESEL KULA MUTFAĞI
Tarhana Hazırlanışı;
Keşkek
Yuvarlak Aşı
Kapama
Kuzu–Oğlak dolması
Sura:
Darplı Ciğer
Su Böreği
Susam Böreği
Kabaklı Pide
Ispanaklı Pide
Peynirli Pide
Kıymalı Pide
Kıkırdaklı Pide:
Şekerli Pide
Tırnaklı Pide
Ekmek Dolması
Höşmerim:
kula2